Diken müellifi Dağhan Irak, Levent Gültekin’in 5 Haziran’da kaleme aldığı “CHP Alevi partisi olursa…” yazısına reaksiyon göstererek istifa ettiğini duyurdu. Irak, ayrılık kararını duyurduğu paylaşımda şu sözleri kullandı:
“Diken’in artık bu mezhepçi fanatiğin tehlikeli zırvalarına platform sağlamaktan vazgeçmesi gerektiğini düşünüyorum. Diken’in bu adamın kin dolu sayıklamalarıyla ilgili kararı kendisini bağlar, ancak ayrımcı bir fanatikle birebir platformda yazıp yazmamam da beni bağlar. Herkes kendi muhasebesini yapacak artık bundan sonra.”
Levent Gültekin ise Dağhan Irak’ın suçlamasına toplumsal medya hesabından şöyle karşılık verdi:
“Bu yazımdan, ayrımcılık, mezhepçilik, nefret çıkaranların tek bir kaynağı var berbat niyet. Baştan sona Alevi toplum bölümüne yapılan haksızlıkları anlattığım bir yazıdan Alevi düşmanlığı çıkarmak… ne diyeyim ki…”
Levent Gültekin, Dağhan Irak’ın reaksiyon gösterdiği yazısından bir kısmı şöyle:
Esasında bu yazıyı yıllar evvel yazmayı düşünüyordum.
Fakat istemeden de olsa Alevi toplumunu üzerim, incitirim telaşıyla elim bir türlü gitmedi.
Fakat bir gencin, Babala TV’de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na söyledikleri ve bu tartışmanın toplumsal medyada son vakitlerde daha da görünür hale gelmesi üzerine mevzuyu yazmanın artık bir mecburiyet olduğunu fark ettim.
Genç -mealen- Kütahya’da Ali isimli bir gencin Alevi sanılarak partiye alındığını, Alevi olmadığı anlaşılınca dışlandığını, gençlerin partiye girebilmek için Alevi rolü yaptığını anlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu da -mealen- duruma çok üzüldüğünü, Kütahya’daki sorunun farkında olduğunu ve seçimden sonra gerekli adımı atacaklarını söyledi.
Bu gencin anlattığı ne kadar gerçek ne kadar yanlış tam emin değilim.
Fakat benim de daha evvel duyduğum, dinlediğim misal şikayetler daima vardı.
Mesela 2016’da CHP İzmir Seferihisar’da genel lider, lider yardımcıları, vilayet ve ilçe teşkilatlarının da yer aldığı çok geniş iştirakli bir toplantı düzenlemişti.
Ben de toplantıyı izlemek üzere davet edilen gazeteciler ortasındaydım.
O toplantıda onlarca insan yanıma gelip Alevi olmadığı için teşkilatlardan dışlandığını anlattığında derin bir şok yaşamıştım.
Toplantının akabinde Ankara’da Kılıçdaroğlu ile karşılaştığımda duyduklarımı ona anlatmış, “Kemal bey şayet Tayyip Erdoğan ülkenin başında 50 yıl daha kalmanın bir planını yapsaydı kuşkusuz CHP’nin bir Alevi partisine dönüşmesini isterdi” demiştim.
Kemal bey ‘üzgün olduğunu‘ söyleyip kendince durumu izah etmeye çalışmıştı.
Sonrasında da İzmir’dekine misal onlarca tartışmaya tanıklık ettim.
Yani demek istediğim CHP’deki Alevi tartışması bu gencin Kılıçdaroğlu’na söylediği sözlerle başlamış değil.
Yıllardır süregelen ve CHP’yi içten içe kemiren bir tartışma Babala TV’deki gencin kelamlarıyla su yüzüne çıktı.
Sosyal medyada vakit zaman ‘CHP kurucu prensiplerine geri dönmeden hiçbir şey düzelmez’, yahut ‘Atatürk gelse CHP’deki bu delege yapısıyla genel lider seçilemez‘ tipi iletiler görüyoruz.
Bütün bu bildirilerin altında CHP’deki bu tartışmaya vurgu var. Kimse mevzuyu açıktan konuşamadığı için herkes üstü kapalı bildirilerle sıkıntıyı anlatmaya çalışıyor.
Bütün bunları anlatma nedenim, bu tartışmanın parti içinde ve kapalı kapılar arkasında yıllardır yapıldığını, partiyi içten içe kemirdiğini ve daha yeni su üstüne çıktığını göstermek.
Utanç verici bir durum
Şimdi gelelim asıl söylemek istediklerime.
Alevi toplumunu çok yeterli anlıyorum.
Alevilere karşı yıllardır ayrımcılık uygulanıyor. Bu ülkenin evladı milyonlarca Alevi vergisini vermesine, bu ülkenin bir kesimi olmasına karşın hak ettiği hissesi alamıyor.
Dışlanıyorlar, ötekileştiriliyorlar, vergi verdikleri devlette hak ettikleri istihdamı elde edemiyorlar.
Zerre kadar vicdanı olan, bu ülkenin uygunluğunu isteyen hiç kimsenin kabul edemeyeceği utanç verici bir durum var ortada.
Büyük bir haksızlık, hukuksuzluk ve vicdansızlık kelam konusu.
Alevi vatandaşlarımızın vergileriyle masrafları karşılanan mescitlerde ibadet eden dindar insanların da bilerek ya da bilmeyerek dahil olduğu bir haksızlık bu.
Bu utanç başta siyasetçiler olmak üzere aydınların, müelliflerin, gazetecilerin… yani hepimizin.
Bu ayrımcılığı ortadan kaldırmak yalnızca Alevi toplumunun yapabileceği bir şey değil.
Ülkesinin uygunluğunu, barışını isteyen, toplumsal bütünlüğü, eşitliği, adil paylaşımı önemseyen herkesin kendine keder etmesi gereken bir problem.
Hal bu türlü olduğu için kimi Aleviler kendilerine uygulanan bu ayrımcılığı, haksızlığı, hukuksuzluğu aşmanın yolunu bir partide toplanmak olarak görüyor.
O parti aracılığıyla hak ettiklerini almanın yolunu yaratacaklarını düşünüyorlar.
Tehlike ne?
Bu formülün hakikat olmadığını, tam bilakis Alevi toplumuna daha fazla ziyan vereceğini düşünüyorum.
Dahası yalnızca Alevi toplumuna değil bütün Türkiye’ye ağır ziyan vereceği kanaatindeyim.
Çünkü Alevi toplumu Türkiye’deki laikliğin ve seküler hayatın en büyük sigortasıdır.
Türkiye’nin bir manada karanlık bir Ortadoğu ülkesine dönüşmesini engellemenin de en değerli sigortalarından biridir.
Alevi toplumunun bir partide toplanması, yani Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin Alevi partisine dönüşmesi demek, Türkiye’nin ebediyen sağ, din istismarcısı iktidarlara mahkûm olması demek.
Dahası Türkiye’yi motamot Ortadoğu’da olduğu üzere mezhep inanç siyasetine mahkûm eder.
Dindar Sünnilerin partisi, Alevilerin partisi, Türk milliyetçilerinin partisi, Kürtlerin partisi…
YAZININ TAMAMI